4 Ekim 2008 Cumartesi
Jungfrukällan (The Virgin Spring) - 1960 - Ingmar Bergman
Criterion Collection, NTSC
1.33:1
DVD9
http://www.imdb.com/title/tt0053976/
Bergman'ın sineması bir bütün halinde çekici. Kamera hareketleri, oyunculuk ve Bergman filmlerine adeta bir fon olarak hafızama kazınan İsveççe.
The Virgin Spring, The Seventh Seal (1957) gibi orta çağdan bir hikaye, yine The Seventh Seal gibi metaforlarla dolu. Hikaye, uzaktaki bir kiliseye mum bırakmak için üvey kızkardeşi Ingeri ile yola çıkan Karin'in yolda tecavüze uğrayıp öldürülmesi ve bu olay ertesinde babasının katillerden öc alışını anlatıyor. Hıristiyanlık ve pagan inanışı filmin gerisinde bir fon olarak yer alıyor. Aslında film sadece bu konu çerçevesinde az sayıda oyuncu ile az sayıda mekanda çekilip bitirilmiş, ama sinemada nicelik değil nitelik önemli! Bu kadarı bile Bergman'a yeteneğini göstermesi için ne müthiş bir çerçeve sağlıyor!
İyilik, kötülük ve ahlak temaları Bergman'ın ısrarla üzerinde durduğu konular. Bu filmin esas amacı da bu temalarn birbirleri ile çakıştırmak, bir nevi kavgaya sokmak. Bakire ve masum Karin kutsal bir amacı yerine getirmek için bir yolculuğa çıkıyor ama yolda hem bekaretini kaybediyor, hem de öldürülüyor. Tanrı nerede? Baba Töre (Max von Sydow) kızının katillerini ne kadar tereddüt etse de öldürüyor, hatta katillerin yanındaki masum küçük çocuğu bile. Bu canilerin hayatlarını bağışlamak için ne kadar iyi olmak gerekir? Evlenmeden hamile kalan ve aileden dışlanan üvey kızkardeş Ingeri hayatı boyunca kıskandığı Karin'in tecavüze uğrayışını ve öldürülüşünü görüyor. Kıskançlığı o kadar büyük ki kardeşinin hayatını kaybediyor olması dahi bu kinin önüne geçemiyor.
Bu açıdan bakıldığında film insanların zaafları ve pişmanlıkları üzerine kurulmuş diyebiliriz. Anne Märeta kızını en güzel giysileriyle saçlarını savura savura ormana dalmasına izin verdiği için pişman. Kızının sevgisine ve kızının babasına karşı duyduğu sevgi karşısındaki kıskançlığa yeniliyor. Baba Töre kızını kiliseye gitmek için zorladığına pişman. Kızını disiplin içerisinde yetiştirme tutukusu sonuçta vahim bir olaya neden oluyor. Ingeri Karin'e duyduğu kıskançlık yüzünden ona yardım edemiyor ve sonunda bundan pişman oluyor.
Tanrı insanların bu zaaflarını ortaya çıkarmak için mi bu garip oyunu oynadı gerçekten, bu yüzden mi masum bir bakirenin katline izin verdi? Görünüşe bakılırsa öyle, çünkü ailesi Karin'in cesedini öldürüldüğü yerden kaldırdıklarında, Karin'in başının altından bir pınar fışkırmaya başlıyor, hemen oracıkta bir dere oluşuyor. Tanrı hala onlarla beraber, onların yanında.
Tüm bu "climax" anlarında Bergman'ın sezgi dolu kamerası mekanı öyle bir açıdan alıyor, oyuncuları öyle iyi yaklaşımlarla gösteriyor ki bu filmden zevk almamak imkansız. Dediğim gibi, kadro ve konu kısıtlı. Ancak filmi mükemmelleştiren baş rol oyuncusu Bergman.
İzlediğim kopya gerçekten muhteşemdi. Criterion'ın standartlaşmış kalitesi bu filmin transferinde de en iyi şekliyle uygulanmış. İyi görüntü seyir zevkini oldukça etkileyen bir unsur gerçekten.
3.4 / 4.0.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder