Bu blogun aleme yönelik belirgin bir amacı yoktur, varsa bile ben henüz bilmiyorum. Bir amaç, webde gezinirken hangi filmi izlesem, ne yapsam diye sıkılanlar için bir yol gösterici olabilir belki. Ya da sinema tarihine benimle birlikte dalmak isteyenler için bir başlangıç. Kendime yönelik amaç ise, başlığın altında belirttiğim gibi, izlediğim filmlerin düşündürdüklerinin bir güncesini tutmak.
Filmler ve yönetmenler hakkında kendimce düşündüklerimi yazıyorum burada. Ancak şunu söylemeliyim ki düşündüklerimin ve yazılabileceklerin hepsini yazmıyorum. Bir film hakkındaki yazıyı bitirdikten sonra şunu da yazabilirdim, şunu da ekleyebilirdim diye aklıma yeni şeyler geliyor. Fakat o yazıyı açıp bunları tekrar eklemiyorum. Bunun nedeni hem yazıları mükemmelleştirme gibi bir kaygımın olmaması hem de zaman darlığı. Yazıları mükemmelleştirmek için her zaman katkıda bulunabilirsiniz veya yazılanları saçma bulabilir, itiraz edebilirsiniz. Bu durumlarda yorum yazınız, yazılara herkesin yorum yapma izni vardır.
Sitenin içeriği izlediğim filmler. Burada vizyona yeni girmiş filmlerin tanıtımını veya "blockbuster" tabir edilen filmleri bulamayacaksınız. Göreceğiniz üzere izleyeceğim filmleri seçerken filmin çekildiği tarih veya ülkesi gibi hususlarında bir ayrım yapmıyorum. Sinemayı olağanüstü bir sanat olarak görüyorum ve bu sanatsal çabayı göstermiş her filmi izlemeye çalışıyorum.
İzlediğim filmler elbette burada yazılan filmlerle sınırlı değil. Şunu belirtmeliyim ki, bu yazıyı yazdığım şu tarihten önce seyrettiğim filmleri, eğer tekrar izlemezsem, buraya koymayacağım. Bunun yanında şu tarihten sonra izlediğim filmlerden de sadece yüksek çözünürlüklü olanlara yer vereceğim, sinema, DVD5 ve DVD9 gibi. DivX formatını filmler için bir "overview" olarak görüyorum. DivX formatında seyrettiğim bir filmi gerçekten beğenirsem, o filmin DVDsini, mümkünse DVD9 kopyasını bir şekilde edinmeye çalışıyorum.
Her şeyi yazmıyorum dedim ancak, yazılarda özellikle yer vermeye gayret ettiğim hususlar şunlar: Seyrettiğim kopyanın dağıtıcısı, formatı, IMDb bağlantısı ve konusu. Bir de kendi çapımda puanlama yapıyorum.
Sinema tarihinin içerisine girince şunu görüyorsunuz: İzlenecek o kadar çok muhteşem film var ki! Bu filmler hiç bir şekilde Atilla Dorsay kitapları vb. ile sınırlı değil. Hiç beklemediğiniz yerde hiç beklemediğiniz güzelliklerle karşılaşabiliyorsunuz.
Bunun yanında sinema "sektör"ünün kendi koşullarından kaynaklanan saçmalıklar da mevcut. Söz gelimi Türk sinemasını düşünün. Sinema tarihimiz boyunca çekilmiş filmlerin ne kadarına şu anda DVD olarak ulaşabiliyoruz? Hadi biz ulaşabildik, bu filmleri dünyaya ne kadar tanıtabiliyoruz? En basit olarak "Gemide" filminin İngilizce altyazılarına hiç göz attınız mı? Tam bir saçmalık! Türk filmlerinin bu şekilde ziyan edilmesine içim acıyor. Merak ediyorum TRT'nin arşivinde çürümeye terk edilmiş ne kadar Türk filmi vardır acaba?
Herkese iyi seyirler!
25 Eylül 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder